Uzak diyarlarda, okyanus kenarında, henüz insanlar tarafından keşfedilmemiş bir orman ülkesi varmış. Adı İmkânsız Hayaller Cumhuriyetiymiş. Burada çeşit çeşit hayvanlar yaşarmış. Koala Kuki, kaplumbağa Ağırkan, Bilge Baykuş, Aslan Başkan, zürafa Zuzu bunlardan bazılarıymış. Aralarından Kuki ülkelerinin isminden memnun değilmiş. ‘ Hayallerimizi yaşamak neden mümkün olmasın ki..’ diye düşünür dururmuş. Bir gün bu düşüncesini arkadaşlarıyla paylaşmış. Zuzu atılmış hemen:
-Kuki ne kadar komiksin, ne yani ben uçmayı hayal etsem uçacak mıyım?
Arkadaşları gülmüş. Ağırkan :
-Ben de hep tavşan Havuç sever gibi hızlı koşmayı hayal etsem gerçekleşir mi sence?
Yıldız burunlu köstebek söze girmiş:
-Ben de hep yediğim sebzelerin renklerini merak etmişimdir. Yoksa görebileceğimi mi söylüyorsun?
Sonra hayvanlar arasında gülüşmeler, konuşmalar başlamış. Aslan Başkan bir yandan:
-Kuki bizim rahatımız böyle çok iyi, hayal kurmak da onlar için uğraşmak da istemiyoruz.
Kuki:
-Ama arkadaşlar bu düşünceleriniz bizi sadece tembelleştirir. Bize hiçbir şey katmaz. Böyle ilerleyemeyiz. Zayıf taraflarımızı destekleyecek fikirlerimiz olmalı. Mesela Ağırkan, evet belki hızlı yürüyemeyeceksin ama hızlı gitmeni sağlayacak bir araç yapabiliriz. Ya da Zuzu’ yu uçuracak bir uçak ya da Yıldızburun için renkleri tonlarından ayıracak bir duyargaç yapabiliriz. Hadi ama arkadaşlar bu kadar ümitsiz ve tembel olamayız.
Bilge Baykuş nihayet söze karışmış:
-Kukiciğim istersen söze seninle başlayalım, senin hayallerin neler?
Kuki uzun zamandır hayallerini süsleyen iki şeyden bahsetmiş:
-Fotoğraf makinesiyle bu güzel ülkemizin her yerinin resmini çekmek ve ülkemizin güzel meyvelerinden renk renk dondurma yapmak.
Bütün arkadaşları kahkaha ile gülmeye başlamışlar.
-Fotoğraf makineni bambudan mı yapacaksın?
-Hhahahahahah
-Makineyi o ince parmaklarınla nasıl tutmayı düşünüyorsun?
Kuki üzgün üzgün arkadaşlarına bakmış. Bu arada Gezgin Kartal yukarıdan, olan biten her şeyi duymuş. Hızlıca insanların yaşadığı komşu ülkelerde fotoğraf makinesi aramaya başlamış. ‘Makine Kuki’ nin ellerine uygun, küçük ve hafif olmalı’ diye düşünmüş. Bu arada Kuki’nin üzüntüsünü gören Bilge Baykuş , ‘ En azından dondurma hayalini gerçekleştirmesine yardımcı olabilirim.’ Diye düşünmüş:
-Hadi gel en özel meyvelerimizi toplayalım ve onlardan dondurma yapalım.
Kuki’nin gözleri kendisine inanan birisini bulmanın sevinciyle parlamış. Yanlarına sepet sepet alıp meyve toplamaya gitmişler. Topladıkları rengarenk meyvelerin sularını sıkıp ağaç gövdelerinden yaptıkları ahşap kaplara koymuşlar. Kapların ağzını yaprak ve ağaç reçineleriyle sıkıca kapatmışlar. Buz pınarının içine koymuşlar. Bir saat içinde tüm arkadaşlarına yetecek dondurmalar hazır olmuş. Kuki sevinçle arkadaşlarına ikram etmiş. Hep birlikte Kuki’yi tebrik eden arkadaşları bir de ne görsünler… Heybetli kanatlarını açıp göklerde süzülen Gezgin Kartal, pençelerinde gizemli hediye ile görünmüş. Az daha yaklaştığında bunun bir fotoğraf makinesi olduğunu anlamışlar. Şaşkınlık, sevinç karışımı duygularla çığlık atmaya başlamışlar. Gezgin Katal Kuki’nin hayalini gerçekleştirmenin verdiği gururla:
-Geçin bakalım arkadaşlar ilk resminizi ben çekeyim.
Ellerinde rengarenk dondurmalarıyla, mutlu, güçlü ve en önemlisi ümitli gülüşleriyle onlar artık MÜMKÜN HAYALLER CUMHURİYETİ olmuşlar.