CESET

         Bir kış günüydü, dışarısı soğuk kar yağıyor, şiddetli rüzgârlar esiyordu, caddenin kenarındaki yolda yaprakları dökülmüş bir kavak ağacının altından çığlık yankılandı.            Yağmurdan dolayı toprak, çim ve yağmur kokusu geliyordu ve bu kokuya karışık kan kokusu. Beton duvarlar ve bir demir kapının çevrelediği parkın içinde bir adam ahşap bankın üzerinde kucağında bir çocuk cesediyle oturuyordu, caddeden geçen arabaların müzik ve korna karışımı sesleri, egzoz kokusu. Sanki adamın dedikodusunu yapıyormuşçasına öten kuşların sesleri… Parktan bir teyze geçiyordu geçerken adamı gördü ve polisi çağırdı. Kucağındaki cesetten koparılan adam anlamsızca bakıp duruyordu. O sırada parkta bisiklet süren ve ebelemece oynarken ses çıkaran çocuklar ve bu çocuklara simit, pamuk şeker, çekirdek, dondurma ve kâğıt helva satmak için seslenip duran satıcılar. Akşam olmuştu ve başında polisle adam hala oturuyordu o güzel leylak kokusu kendini çöpten gelen yemek kokusuna bırakmıştı. Sokak lambasının altında oturan adamı konuşturamadıkları için sonunda hapse götürdüler. Sonuç olarak idam edeceklerdi. Adam dilsizdi ve o çocuk kavak ağacı altında cesedini bulduğu kendi çocuğuydu. Çocuğunun ölümüne ağlıyor fakat ona kavuşacağı içinde mutlu oluyordu. Ve gün geçti adam idam salonuna götürüldü, ip hazırlandı, sandalye çekildi ve bir sessizlik beraberinde karanlığı getirdi. Adamın durumunu bilen ve bunu bilmesine rağmen söylemeyen o kişi, kimdi o kişi? Adamın en yakın arkadaşlarından biri, çocuğunun katili. Neden öldürmüştü peki? 7 yaşındaki bir çocuğun en büyük günahı ne olabilirdi ki, sakız çalmak, cama taş atmak, top oynamak? Adam çocuğu öldürmüştü sebebi ise kendine göre geçerli bir sebepti, çocuğuyla kavga etmişler. Hazır suçu atacak biride vardı, ne kadar uğraşsa da kendini açıklayamazdı. Bir hafta boyunca çok rahattı, bir haftanın sonunda başına gelmeyen kalmadı: işten atıldı, arabasını vurdu, evine hırsız girdi, çocuğu hastalandı, işsiz kaldığı için kirayı ödeyemeyip evden atıldı ve arabada yaşamaya başladı. Durmadan düşünüp duruyor, bunlar neden benim başıma geliyor diyordu. Ama yaptıklarını hiç düşünmüyordu. Adamın oğlu hastanedeydi hastane ücretlerini ödemediği için ne tedavi görüp iyileşebiliyor ne de hastaneden çıkabiliyordu. Her yerde iş aradı her yeri denedi ama hiçbir yerde iş bulamadı. Bir ayın sonrasında çocuğu hastalık yüzünden ölmüş, öldürdüğü çocuk ve ölümüne sebep olduğu adamın mezarının karşısına gömülmüştü. Çocuğunun mezarına gitmek istiyor, ölümlerine neden olduğu insanlardan utanıp gidemiyor uzaktan bakıp ağlıyordu. Bu, adam ölene kadar devam edecekti, her gece rüyasında onları ve kendisine düşman olmuş çocuğunu görecek ağlayarak uyanacak ve bir daha uyuyamayacaktı. On yıl sonra yine rüyasında onları gördüğünde bir daha asla uyanamadı, rüyaların sesi susmuş, her yer karanlık olmuştu sonsuza dek.

Exit mobile version