ATAM'A MEKTUP
Ey Göklerimizin Parlayan Yıldızı, Sevgili Ata’m,
Seni rahmetle, sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyor, sana sonsuz teşekkür ediyorum. Öğrendiklerimi düşünüyorum da, sen olmasan yaşayamayacağımızı çok net bir şekilde anlıyorum. Sen bu ülke için çok fedakarlıklar yaptın. Kendi rahatını düşünebilirdin ama yapmadın. Hayatını bu ülke için feda ettin. İşte seni bu yüzden seviyorum. Her 19 Mayıs’ta, 23 Nisan’da, 30 Ağustos’ta ve 10 Kasım’da seni anıyoruz. Tüm bu günlerde okunan şiirleri, söylenen güzel ve anlamlı sözleri dinlerken nutkum tutuluyor; senin cephe arkadaşlarınla yaptıklarını dinlerken içim büyük bir gururla doluyor. Biz laik Türkiye Cumhuriyeti olarak hep senin izinden yola devam edeceğiz. Bir marşın söz yazarı şöyle diyor: “İzindeyiz yüce Ata’m, seninle güldü bu güzel vatan.” Ne güzel söylemiş. Sen de “Eğer bir gün benim düşüncelerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.” demişsin. Biz düşünce olarak bilimi seçsek de senin Çanakkale’de geldiğini gördüğün düşman gemilerine “Geldikleri gibi giderler.” dediğin günkü kararlılığınla yaşayış tarzı, yaşam biçimi olarak senin izinden gideceğiz. Buna içtenlikle söz veriyorum. Kurtuluş Savaşı’mızda sen, cephe arkadaşların, yardımcıların, onbaşıların, yüzbaşıların… Hepiniz çok fedakarca “Ya istiklal, ya ölüm!” dediniz ve geri dönmediniz. Hepinize tüm benliğimle teşekkür ediyor, saygıyla ve minnetle anıyorum. Sizin bedeninizi vatan toprağına, ruhunuzu kalbimize gömdük. Siz bedenen ölmüş olsanız bile, ruhen kalplerimizde yaşayacaksınız.
Gönül ister ki bu mektubu kendi ellerimle tüm Türkiye’nin önünde sana verebilseydim ve sen de bunu okuyabilseydin. Artık gönüllerimizde yaşayacaksınız. Hepinizi tekrardan sevgiyle, saygıyla, minnetle ve gururla anıyorum.
“Ne mutlu Türk’üm diyene!” Hepiniz kurtardığınız vatanın toprağında rahat uyuyun.
Hakan ELGÜN